Anasayfa / Sındırgı Araştırma ve Tanıtım / Kertil Dağlarının Hem Avcıları Hem Efeleri Vardı!

Kertil Dağlarının Hem Avcıları Hem Efeleri Vardı!

Efeliğin ve araziye hakim olma güdüsünün bir nişanesi olarak geçmişte köylerde avcılar çok olurdu. Bildiğiniz gibi Ege illerinde işgal yıllarında özellikle daha çok görev alan Efeler için bir çok hikayeler anlatılır. Türkülere ve folklora katkısını bilirsiniz.

Yaralı Hayvanları Tedavi Eden Avcılar
Türk insanının en güzel özelliklerinden birisi gözünün görebildiği araziye hakim olma duygusudur. Konar Göçer Yörükleri veya çobanlar önce konacakları yeri belirler ve arkasından küçük bir av operasyonu yaparlardı. Bu hem gizemi ortadan kaldırır ve hem de güvenliği tesis ederdi.Tabi avdan kalanlarda cabası… Tabi ki avcı şefkatli olur yaralı hayvanları tedavi eder, avcı doğayı sever ve doğanın her şeyini bilir, avcı ağaçları sever ki yabani ağaçları aşılar, avcı avdan kalanı eşe dosta dağıtır.

Kertil Dağlarının Şefkatli Avcıları
Yıl 1980 avcılarca Kertil Dağlarında yaralı bir kurt bulunur. Yaralı kurt Kertil köyüne getirilir. Hayvanın belden aşağısı felçlidir ve durumu çok kötüdür. Tedavi edilir ama kısa sürede ölür. Geriye bu fotoğrafı kalmıştır.

Sındırgı Kertil Dağlarında Yaralı Bulunan Bir Kurt (Belden aşağısı felçli)

KURT’UN HİKAYESİ
Yıl 1980… Dört yan asırlık çamlar… Henüz sis bürümemiş yüce Kertil’i, Cüneyt coşkulu. Dik yamaçlar yankı yankı rüzgar… Bir grup avcı, elleri tüfekli!

Hafif bir kıpırtı! Aman Allah, acep ne ki? Kalpler hızlı. Bir de bakarlar ki bir kurt. Korkuyla heyecan hakim. Bir de yanaşsınlar ki hayvan yaralı. Ağır yaralı… Ormanın en vahşi gölgesi nasıl da bu hâle gelmiştir ki? Bir domuz veya bir vaşak? Veyahut bir insan… Bir kurt kapanı…

Ne çare, garipçik böyle bırakılmaz da yaban elde şimdi. Kurda kuşa yem olur vallahi. Apar topar toplanır, kucaklanır avcılarca. Hayvanda hâl yok! Ele avuca gelir miydi yoksa? Ah, eski hali bir olsa… Yanaşır mıydı beşeriyetin yaban ellerine? Hastalıktan zar zor açılan gözleri bir de ne görsün? Köy meydanı… Çevresinde oynayan çocuklar, meraklı gençler… Köylerin şenlikli yıllarıydı sonuçta.

Önüne bir tas su kondu, aş verildi zavallıya. Bir de fotoğraf çekilindi. Ne çare! Hayvanda fer yok. Son bir yorgun bakış attı karşı çamlara. Kim bilir ne anılar gelmişti o an nemli gözlerine? Koşmak geldi içinden özgürce. Yok çare, gerisi sükut…

Yazar: Cem Akkayalı

Doğa ve Yaban Hayatı ilgilenmekte olup Marmara ve Ege Bölgesi Yaban Hayatı Koruma-Araştırma yazılarını okurlara sunacaktır. Takipte kalın.

Dikkatini Çekebilir

Karakeçili Yörüklerinin Akdağ Yaylası

 Yüzyıllarca Yörüklerin buluşma yeri ya da ayrılık adası Akdağ Yaylası… Bergama’dan Bigadiç’e Sındırgı’ya Yörüklerin hayvanlarını …