Gök bulutsuz, hava buz kırağı… Dünün aksine bugün güneş bi’hayli cömert… Önceki gün kavaklıklarda görsek de kadraja alamamıştık karacaları. Görüntü alamadan olur muydu? Zamanımız da vardı. Bindik arabamıza, düştük karacaların peşine. Marttı, kazma kürek yaktırırdı.
Dallar yapraksızdı. Dört yanımız orman. Dik bir yamaç boyu yürüyoruz heyecanla. Her an her yerden fırlayabilir dağların sürmeli güzelleri. Bir çıtırtı! Bir de bakalım ki tam karşımızda! Hızla koştu, ilerledi. Durdu. Döndü ve bize bakıyor merakla, bayağı bir uzaktan. Elim titremez inşallah, kayda alıyorum. Evet! Uzak da olsa belirmiş sürmelimiz videoda. Sevinçliyiz. Amcama şükran borçluyum… Dönüyoruz. Bir ev, tam karşıda! Gürül gürül bir çeşme, koyunlar… Tanıdık bir ses yükseldi karşıdan.
-Ayşe Anne: Oğlumuz hoşgeldiniz. Siz bayıra doğru giderken çay demleyiverdim. Hadi gelin de içelim.
Ayşe annemizi kırar mıyız? Girdik. Kor bir kara soba. Dört yan huzur! Keyfim müthiş. Aşağısı Sındırgı… Dağlardayız. Çamlar, meşeler, çınarlar yâren…
Hadi! Bir virgül koyalım öyküye, kulak verelim Ayşe anneye…
”Oğlumuz, 63 yaşındayım. 18’imde evlendim, geliş o geliş. 45 yıldır dağlardayım. Oğlum Akhisar’da. Koyun işimiz artık azaldı. Kala kala 50 koyunumuz kaldı. Gençlik de kalmadı. 200 koyunumuz vardı da zor gelmezdi eskiden. 45 yıldır dağlardayım dedim ya 45 yıldır da karacalarla iç içeyim. Karaca, ekseri vardır buralarda. Bir tane erkek var ki huy edinmiş, her sabah bahçemize girer. Geçen gün bir de baktım ki arkada yavrular, önde iki tane büyük 10 tane koşturarak geçtiler karşı bahçelerden. Yeri gelir seslerinden bile tanırım ben onları. Hemen hemen her gün görürüm buralarda. Buralarda olmaları, yaşamaları güzeldir ama avlayan da çoktur. Geyik-karaca vurulur mu hiç? Komşumuz vurdu da başına gelmedik uğursuzluk kalmadı. Günahtır ama bilmezler. Her pazar bir araba avcı gelir. Bana sordular mı söylemem yerlerini, geçiştiririm. Geçtiğimiz yaz koyun güderken 2 avcı beni görünce nasıl da kaçıyorlar. Bir de baktım ki kocaman bir geyiği vurmuşlar da üstünü çalı çırpıyla örtmüşler. Boynuzları kol kadardı. Üzüldüm ama elden bir şey gelmez. Kaçak avcı çoktur. Oğlumuz, son yıllarda kurt da çoğaldı. Geçen yaz gece koyun güderken feneri tutmamla kocaman gözleri parladı, oturdu karşımda. Zaten domuz da çoktur. Hayvan çoktur dağlarımızda. Yeter ki vurmasınlar. Karaca seyreldi son zamanlarda. Geyik zaten çok az kaldı. Ayı hiç görmedim. Çakal, tilki devamlı görürüm. Anlayacağın dağlarda karacalarla geçti ömrüm.”