Sındırgı; barındırdığı iklim, bitki ve ekosistem çeşitliliğinin doğal bir sonucu olarak çok zengin bir yaban hayatına ev sahipliği yapmaktadır. Dünya üzerinde birbirinden çok farklı bölgelere özgü pek çok hayvan türünün ilçe genelinde görülmesi yalnızca Sındırgı’nın değil tüm Anadolu Yarımadası’nın ne kadar zengin bir biyoçeşitliliğe sahip olduğunun en güzel örneğidir. Bunun yanında ilçe, Ege ile İç Anadolu arasında bir köprü görevi görmesiyle de yaban hayatı için ayrı bir önem kazanmaktadır.
Sındırgı genelinde görülen başlıca hayvan türleri; karaca, kurt, yaban domuzu, çakal, tilki, porsuk, oklu kirpi, su samuru, yaban kedisi, kaya sansarı, kirpi, sincap ve yaban tavşanıdır. Bunun yanında seyrek olarak Ulus ve Kertil Dağları’nın belli bölgelerinde geyik; Kütahya hattına uzanan doğu yamaçlarında ise boz ayı da görülmektedir. Çeşitli bölgelerden pek çok vaşak duyumu olsa da türün olması en muhtemel bölge Sidan Yaylası üzerinde, Aktaş ve Kınık köyleri çevresindeki karaçamın ardıç ve yayla örtüsüyle bütünleştiği alanlardır. Yerel halk tarafından ‘’andık’’ olarak anılan çizgili sırtlanın ilçe sınırlarında bir zamanlar yaşadığı bilinmekle birlikte çok uzun zamandır gören olmamıştır. Tüm bunların yanında 1960’lı yıllarda Ulus Dağı’nda avcılarca bir Anadolu parsının vurulduğu da kayıtlarda yerini almaktadır.
İlçe genelinde yaban hayatının yoğunluk kazandığı başlıca noktalar;
*Simav Çayı başta olmak üzere çevresinde bitki örtüsü bakımından zengin tepeler barındıran akarsu boyları,
*Ulus ve Kertil Dağları başta olmak üzere yüksek dağ sıralarındaki yaşlı, doğal ve karışık orman dokusunun tahrip edilmediği akarsu vadileri,
*Orman örtüsünün seyrelerek açıklıklarla bütünleştiği yayla çevreleri ve
*Tarım arazileri çevresindeki bitki örtüsünün gizlenmeye fırsat verdiği tepeciklerdir. (Yaz aylarında karaca, yaban domuzu ve yaban tavşanı gibi otçul türler için geçerlidir.)
Karaca, Sındırgı yaban hayatının en özel ve sembolik türlerinin başında gelmektedir. Geçmişte ova çevresindeki küçük tepelerde bitki örtüsünün yoğun tahribe uğraması ve kaçak avcılığın daha yaygın olması nedeniyle yayılış alanları dağ yamaçlarıyla sınırlı kalsa da meşe örtüsünün zamanla toparlanması ve Orman İşletme tarafından belli sahalara fıstık çamı dikimi yapılmasıyla yayılış alanları ovaya doğru genişleme göstermiş ve sayılarında artış yaşanmıştır. Günümüzde ilçe genelinde yaygın olarak görülmekte olup en çok tercih ettikleri bölgeler;
*Kertil Dağları’nın kuzeybatı yamaçları olan Kozlu, Alacaatlı, Alakır, Kızılgür ve Gölcük köyleri çevresindeki geniş kavaklıklar, meşe ve kızılçamın Orman İşletme tarafından oluşturulan açıklıklarla iç içe geçtiği ormanlar,
*Simav Çayı boyunca özellikle bitki örtüsünün meşe, pırnal, defne vb. şekilde karışık olduğu tepeler ve
*Ulus Dağı üzerindeki kayın ormanlarıdır.
Çoğunlukla erkekler yalnız gezerken dişiler yavrularıyla ikili veya üçlü gruplar halinde görülür. Genellikle kış aylarında günlerini özellikle kavaklık ve çay yakınlarındaki boş kalan tarım arazilerinde ve açıklıklarda geçirirlerken yazın gündüz sık bitki örtüsü içinde dinlenip geceleri yayılırlar. Bu aylarda biber ve domates tarlalarına girerek tarım arazilerinde de beslenebilirler. Yerel halk tarafından vurulmasının uğursuzluk getireceğine inanılsa da ilçe genelinde az veya çok kaçak avcılığa rastlanmakta ve bu durum belli yerlerde sayıca azalmasına yol açmaktadır. Bununla birlikte yaygın olmasa da zaman zaman başıboş köpeklerin de karacaları yaralayıp öldürdükleri olmaktadır.
Kurt, Sındırgı’da görülen en üstün yırtıcıdır. Geçmişte çok daha kalabalık sürüler halinde görülen kurt nüfusu, uzun yıllar besi hayvanlarına zarar verdiği gerekçesiyle avlanmış ve git gide azalmıştır. Günümüzde ilçe genelinde belli bölgelerde yerleşik gruplar görülse de çoğu kurt, çobanlarca vurulmakta; hayatta kalanlarsa o bölgede tutunamayıp farklı yerlere göç etmektedir. Bununla birlikte farklı bölgeler arasında mekik dokuyan gezgin bireyler de görülmektedir. Sındırgı’ya ait ilk kurt kaydı 1980’li yıllarda Kertil Köyü’nde avcılarca bulunup köy meydanına getirilen ve sonrasında meydanda ölen yaralı bir kurda dairdir. Kurdun felç geçirdiği ve arka ayaklarının tutmadığı ayrıca belirtilmektedir.
Bununla birlikte 2017 yılında Kertil, 2018 yılında Kızılgür ve 2021 yılında Karaağaç köylerinde birer kurdun besi hayvanlarına zarar verdiği gerekçesiyle çobanlarca öldürüldüğü bilinmektedir. Ayrıca farklı köylerde yakın tarihlerde kurt gören pek çok insan da bulunmaktadır.
İlçe genelinde kurtların en çok görüldüğü bölgeler;
*Kertil Dağları’nın kuzeydoğu zirveleri olan Sidan Yaylası,
*Simav Çayı’nın kuzey kesiminde yer alan tepeler, özellikle Karaağaç ve Süller köyleri çevreleri ve
*Ulus Dağı’na uzanan ve koyun merası olarak kullanılan yayla vb. çevrelerindeki ormanlık alanlardır.
Kurtlar, Sındırgı’da ilk kez 2022 yılının mart ayında fotokapan yoluyla canlı olarak görüntülenebilmişlerdir.
Boz ayı, Sındırgı’da görülen en büyük yaban hayvanıdır. Simav, Demirci ve Dursunbey gibi çevre ilçelerde çok daha sağlıklı popülasyonlar oluşturmakla birlikte Sındırgı sınırlarında; Ulus Dağı’nın doğu yamaçlarında, özellikle Düğüncüler, Bulak, Düvertepe, Kürendere ve aynı bölgedeki diğer köylerin çevresinde, kayalık ve ormanlık örtünün iç içe geçtiği alanlarda görülmektedir. Bu bölgelere ek olarak çok nadir de olsa batıda Sidan Yaylası‘na kadar gezgin olarak geçtiği de bilinmektedir.
Boz ayı, bir zamanlar Ulus Dağı başta olmak üzere dağların yüksek kesimlerinde yaygın olarak görülen bir türdür. Hatta 80’li yıllarda Hisaralan köyünde bir kişiye ayı saldırdığına dair bir kayıt bile bulunmaktadır. Gelgelelim 1970 ve 80’li yıllarda bağ ve bahçelere zarar verdiği ve yerel halk için tehdit oluşturduğu gerekçeleriyle bazılarında 20 kadar ayının vurulduğu büyük sürek avları yapılmış ve ayı popülasyonunda büyük düşüş yaşanmıştır. Bunun yanında aynı yıllarda en çok görüldüğü mevki olan Ulus Dağı’nda TRT istasyonu ve askeri üs kurulmasıyla bölgedeki insan faaliyetleri de artış göstermiş ve tür Sındırgı hattında uzun yıllar görülmez olmuştur. Ne var ki yıllar içinde bölgedeki insan yoğunluğu git gide seyrelmiş ve son yıllarda yeniden ayı duyumları gelmeye başlamıştır. Özellikle Düvertepe köyü çevresindeki kestane bahçelerinde pek çok kişi tarafından ayı görüldüğü olmuştur. Tüm bunların yanında farklı mevkilerden 2019, 2020 ve 2021 yıllarında peş peşe ayak izi görüntüleri elde edilmiş ve türün ilçedeki varlığı resmen kanıtlanmıştır. Görülen bu bireylerin Kütahya hattında uzanan Akdağ ve Alaçam Dağları’ndan gelmiş olmaları olasıdır. İlçe sınırlarında yerleşik ve üreyen bir popülasyon olup olmadığı veya türün popülasyon yoğunluğunun ne durumda olduğu hala bilinmemektedir. Fakat görüntülenebilmesi adına çalışmalar sürmektedir.