Anasayfa / Sındırgı Araştırma ve Tanıtım / Değerlerimiz / Tarumar Olmuş Bir Köy ve Bir Pehlivan

Tarumar Olmuş Bir Köy ve Bir Pehlivan

1907 yılı Osmanlı kayıtlarına göre Sındırgı ilçe sınırları içinde üç Çepni Köyünün olduğu görülüyor. Bu köyler Cehennemdere (Kocasinan), İbiş Tepesi ve Malkaya’dır (Evciler). Bugün bu köylerden sadece ismi Kocasinan olarak değiştirilen Cehennem deresi köyü varlığını sürdürmektedir. Osmanlı Devletinin 1907 kayıtlarına göre Cehennemderesi 37, İbiş Tepesi 30, Malkaya (Evciler) 15 hanedir(1) İlk önce Malkaya köyü, daha sonra da Çaygören barajı havzasında kaldığı için Kocasinan köyüne taşınan İbiş Tepesi köyü ortadan kalkmıştır.

1940’lı yıllarda Malkaya’lılar (Evciler), ilçenin kudretli ailelerinden Müftüzade ailesiyle problem yaşayınca köylerini terk etmek zorunda kalmışlardır(2). Köylülerin bir kısmı Manisa’nın Akhisar ve Kırkağaç ilçelerinin köylerine (Gelembe) göç etmişlerdir. Malkayalı son aile ise 1974 yılının son aylarında Kocasinan Köyüne göç eder.

Bugün Malkaya harabelerine Küçükbükü köprüsünden yaklaşık yüz metre sonra sola sapan yol ile ulaşılıyor.Bu arşiv bilgilerini elde ettikten sonra bir de Malkaya harabelerini yerinde görmek için yola çıktık. Biz harabelere ulaştığımızda vakit akşamdı ve akşam güneşinin hüznü harabelerin üstüne çoktan çökmüştü. Köyden geriye sadece temelleri ayakta kalmış bina yıkıntıları, köyün üstündeki tepede bulunan sahipsiz mezarlar ve çocukların dallarından iştahla meyvelerini yemelerini bekleyen hüzünlü incir ağaçları kalmıştı.

Ege ve Marmara bölgesinde 1960’lı ve 1970’li yıllarda yapılan yağlı güreşlerde güreş severlerin ilgisini en fazla çeken Pehlivanlar arasında “Dünyalar Güzeli Akhisarlı Kel Hüseyin” de vardır. Asıl adı Hüseyin Çetinkaya olan pehlivan 01.09.1930 tarihinde dünyaya gelir. Babasının adı Mustafa, annesi adı ise Fatma’dır. Pehlivanın ailesi 1940’lı yıllarda Malkara’yı terk ederek Kırk ağaca bağlı Gelembe’ye göç etmişlerdir. Pehlivan 1953 yılında Selime hanımla yaklaşık on buçuk ay süren bir evlilik yapar. Bu evlilikten sonrada da bir daha evlenmemiştir.
Akhisarlı Kel Hüseyin güreş yaptığı yıllarda Kırkpınar gibi pek çok er meydanında güreş tutar ama pek de başarılı bir güreşçi değildir. O daha çok güreşlerdeki şovlarıyla güreş severlerin gönlünde taht kurmuştur. Kel Hüseyin bölgemizde nerede bir güreş tertiplenirse mutlaka o yağlı güreşe davet edilirdi.(3)
Pehlivana, Dünyalar Güzeli Akhisarlı Kel Hüseyin lakabını Kırkpınar baş cazgırı Mustafa Şın takmıştır. (4)

Katıldığı müsabakalarda yaptığı şovlarla güreş severleri eğlendirmesiyle ünlenen Akhisarlı Kel Hüseyin, “‘Kocaeli’nin Değirmenbaşı köyü meydanında Dünya Şampiyonu ve Kırkpınar Başpehlivanı İrfan Atan ile final güreşine çıkar. Pehlivanlar bir türlü yenişemezler. Güreş uzayınca akşam olur ve hava kararmaya başlar.. Maç uzayınca İrfan pehlivan sinirlenir ve Kel Hüseyin’e bütün gücüyle bir elense çeker. O sert el enseye maruz kalan pehlivan bir anda ortadan kaybolur. Arayıp taramalarına rağmen pehlivanı bulamazlar. Pes etmediği için de güreş bitmiş sayılmaz, Bir saat kadar sonra Er meydanına doğru karşıdan posta atlısının dört nala geldiği görülür. Posta atlısı elindeki telgrafı hakeme teslim eder, hakem telgrafı güreş severlere yüksek sesle okur. “Sayın Değirmenbaşı köylüleri, sağ salim Akhisar’a vardım, sağ olun, var olun.” Böylece güreş biter ve para ödülü İrfan Atan’a verilmiştir.(5).”
Akhisarlı Kel Hüseyin Sındırgı bölgesi dışındaki güreşlerde kendisini Akhisarlı Kel Hüseyin diye anons ettirirken Sındırgı’da tertiplenen güreşlerde nedense kendisini hep Malkayalı Kel Hüseyin diye anons ettirirmiş.

Pehlivan Kel Hüseyin başından geçen kısa süreli evlilikten sonra yaşamının büyük bir bölümünde yalnız yaşamıştı. Onu bu hayata bağlayan tek neden güreşti. Yirmi yılı aşan güreş yaşamında kırka yakın genç güreşçi yetiştirmiştir.(6) Ne zaman bir güreş organizasyonu haberi alırsa oraya koşarak giderdi.
Güreşi noktaladıktan sonra boşluğa düşen pehlivan, kendini içkiye verir. Ömrünün son yıllarını Manisa’nın Soma ilçesinin eski yerleşim yerinde bulunan tarihi han ve çevresinde geçirir. İşsiz olduğu için de günlük ihtiyaçları hancı ve çevresindeki vatandaşlar tarafından karşılanmıştır. Pehlivan tarih 1990 yılını gösterdiğinde Soma’nın ıssız bir sokağında gözlerini bu dünyaya kapatır. Kimsesiz olduğu için cenazesi Soma Belediyesi tarafından Zafer Mahallesi Güney Mezarlığına defnedilmiştir.
Bugün Kel Hüseyin’in mezarı da, Malkaya harabelerinde bulunan dedelerinin sahipsiz mezarları gibi yalnızlığa terk edilmiştir.

Kaynak :
1. UYSAL R. Selçuk, Sındırgı’nın Kitabı, Ankara, 2006
2. ACAR İsmail
3. Mehmet GACAROĞLU
4. Cumhuriyet gazetesi
5.GÜRAY Feridun, Kocaeli Gazetesi Dünden
bugüne 02 Kasım 2016)
6. GÜLTEKİN Hidayet, Yeni Rota Manavgat
11.09.2015

Yazar: Halil Ibrahim Albayrak

"Zamana Düşülen Dipnotlar Sındırgı" isimli çalışmalarımızın daha fazla kitleye ulaşması için, Sındırgı'nın Dijital Hafızası Sindirgida.com'da okurlarıyla buluşacaktır. Takipte Kalın.

Dikkatini Çekebilir

Karakeçili Yörüklerinin Akdağ Yaylası

 Yüzyıllarca Yörüklerin buluşma yeri ya da ayrılık adası Akdağ Yaylası… Bergama’dan Bigadiç’e Sındırgı’ya Yörüklerin hayvanlarını …