Bugün sadece sındırgı Kınık Köyünde bulunan su değirmeni işlevselliğini sürdürmektedir. Bugün halen yöre insanının buğday unu, mısır unu, hayvan yemi ve bulgur ihtiyacı büyük ölçüde buradaki su değirmeninden karşılanmaktadır.
Kınık köy su değirmeni yaklaşık 200 yıllık olup dikdörtgen biçiminde ve taştan inşa edilmiştir. Yapının dayanıklılığını artırmak için taş aralarına birer metre aralıklarla hatıl adı verilen destekleyici ahşap malzeme kullanılmıştır. Su değirmeninin çatısı kırma çatı biçiminde inşa edilmiş olup örtü malzemesi olarak oluklu kiremit kullanılmıştır. 2011 yılında yapılan restorasyonda her ne kadar binanın orijinal yapısına sadık kalınmış ise de çatı bölümünün çok yıpranması nedeniyle bu bölüm yeniden inşa edilmiş, çatıda ise Marsilya kiremidi kullanılmıştır.
Değirmenin yapısı genelde üç bölümden oluşur. Üst bölümde sepet (tahılların döküldüğü ambar), bu bölmeden danelerin döküldüğü kaşık, kaşık haznesini hareket ettiren (titreştiren) salınaç, danelerin düştüğü boğaz (besleme kanalı) ile tahıl akışını kontrol eden regülatör bulunmaktadır. Bu bölümün kenarında değirmen taşlarını temizlemek, kırılan ya da dişlenmesi gereken değirmen taşların değiştirmek gibi işler için gerektiğinde değirmen taşlarının kaldırılması için kaldıraçlar yer alır. Metal bir kolun ucunda bulunan düzenek, taşları kaldırmak için kullanılır.
Değirmen yapısının orta bölümünde ise değirmen taşları yer alır; üstteki taş dönebildiği için buna dönen taş, alttaki hareketsiz taşa ise zemin görevi yapan taban taşı denilmektedir. Dönen milin ucunda taşınan ve genelde metal olan dış yüzey, dönen taşta mevcut bir deliğe takılarak desteklenmektedir. Değirmen taşlarının çevresindeki çemberler hem üst taş dönerken öğütülen unun etrafa savrulmasın önlemek ve çıkarılan unun alt tahıl ambarına aktarmak ve hem de hızla dönen taşların kırılmasını önlemek için yapılmıştır. Alt tahıl ambarı ya da un deposunda ise un toplanır. Bu ambar tahta çemberlerin dışındadır.
Su değirmeni yapısının alt bölümünde su tekerleğinin dönmesini düzenleyen farklı parçalar yer alır. En önemli parça, su akışını karşılamak için yatık şekilde yerleştirilen ve bıçak ağzını benzeyen görünümüyle su tekerleğinin kendisidir. Tekerlek gücünü su oluğundan ya da eğimli oluktan gelen su ile kazanır. Dingilin durumunu belirleyen mil ya da eksen tekerleğin merkezine takılır ve hiçbir çark mekanizması olmadan onunla beraber döner. Kaldıraç ise tekerlek yatağına bağlanır ve öğütme sırasında istenen kalitede unu elde etmede dönen taşın ayarlanması için kullanılır.
Sonuç olarak;
Halk mimarisi ürünlerinin ve özellikle geleneksel konutların hızla yok olmaya yüz tuttuğu hatta bazı yörelerde tamamen yok edildiği bir dönemi yaşıyoruz. Kırsal kesimden büyük kentlere yönelik göç olgusu köy ve kasabaların nüfus bakımından adeta boşalmasına neden olmuş, tarım ve hayvancılık büyük ölçüde gerilemiş ve geleneksel üretim tarzı ile yakından ilişkili olan; değirmen, ambar, samanlık, fırın gibi yapılar işlevlerini büyük ölçüde yitirerek kaderleriyle baş başa bırakılmıştır. Eski konutlar ise cazibelerini yitirerek yerlerini hiçbir doğal ve kültürel özellik taşımayan modern malzeme ve tekniklerle inşa edilen betonarme yapılara bırakmıştır. Su değirmenleri de böyle bir kaderi paylaşmaktadır.
Halk mimarisinin Sındırgı yöresinde neredeyse tek özgün temsilcisi olan Kınık köy su değirmeni, Sındırgı ilçe merkezi ve köylerindeki benzerleri gibi gelecekte aynı sonu yaşamaması için günün değişen koşullarına uyarlanarak sürdürülebilir hale getirilmesi gerekir. Bu da asıl işlevini yerine getirirken daha başka işlevlere de sahip olmasıyla mümkün olabilir. Turizm, bu bağlamda bir alternatif gibi gözükmektedir. Bu hem yörenin tanıtılmasına ve hem de yerel halkların turizmden pay almasına olanak sağlaması bakımından büyük önem taşımaktadır. Bu bağlamda yörenin diğer turizm potansiyelinin de değerlendirilmesine yönelik bir mastır plana büyük ihtiyaç vardır. Bu çerçevede; ilk önce değirmen yapısının çevre düzenlemesinin bir an önce yapılarak, yöre halkının ve turistlerin dinlenebileceği ve yemek yiyebileceği yerlerin planlaması ve hayata geçirilmesi gerekir. Bütün bunlardan sonra yapılacak Kınık köy değirmeninin iç ve dış turizm pazarında tanınmasını sağlayacaktır. Günümüzde yörede turizm için tur operatörleri ve seyahat acentelerinin kültür paketleri içinde yerel kültüre ait bir figüre yer vermesi hem bu tur içindeki çeşitlilik açısından bir cazibe yaratacak ve hem de değirmeninin yöre halkının ihtiyacı olan bazı besinlerin üretilmesi işlevi dışında ekonomik anlamda yine yöre halkına gelir getirmesini de sağlayabilecektir.
Sonuç olarak kırsal kalkınma sadece tarımsal üretimin arttırılmasına yönelik alınacak tedbirlerle değil aynı zamanda gelir kaynaklarının tarım dışı faaliyetlerle çeşitlendirilmesine bağlıdır. Korunmuş yerel mimari ve yerel üretim biçimlerinin kültür turizmi bağlamında değerlendirilmesi ve yerel halkların turizm sektöründen de pay alabilmesi bu potansiyelin harekete geçirilmesine bağlıdır. Burada yöre halkına, yerel yönetimlere, sivil toplum örgütlerine ve tur operatörlerine görevler düşmesi yanında aslında turizm politikaları oluşturmak bakımından hükümetlere de büyük görevler düşmektedir.
Ceylan, S. (2011), Kaybolmakta Olan Bir Kırsal Maddi Kültür Örneği: Su Değirmenleri (Ağlasun Örneği) 80 ● Doğu Coğrafya Dergisi – 31, Makale; https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/27042