Yörük düğünlerinde, bayramlarda ve şenliklerde davul-zurna eşliğinde oynanan yöresel oyunlar, sadece eğlence değil aynı zamanda toplumsal birlikteliğin ve dayanışmanın bir göstergesidir. İşte bu oyunlarda, ritme eşlik eden en dikkat çekici unsurlardan biri de tongurdaklı kaşıklardır. Oyuncuların ellerinde, dansla uyumlu şekilde birbirine vurarak ses çıkardıkları bu kaşıklar, oyuna ritimsel bir zenginlik ve görsel bir şölen katar. Her vuruş, hem kulağa hem de göze hitap eden bir ahenk sunar. “Tongurdak” kelimesi, kaşıkların birbirine çarpmasıyla çıkan “tongur tongur” benzeri seslerden türemiştir.
Tongurdaklı kaşıklar, yalnızca bir ritim aracı değil, aynı zamanda Yörüklerin doğaya olan bağlılıklarının ve zanaatkârlık becerilerinin bir ürünüdür. Kayın, akçaağaç, ahlat, çitlembik ve şimşir gibi dayanıklı ağaç türlerinden ustalıkla oyulan bu kaşıklar, çoğu zaman el emeğiyle işlenmiş çiçek motifleri, geometrik desenler ve yöreye özgü sembollerle süslenir. Her bir çift kaşık, hem doğanın hediyesini hem de insan elinin emeğini taşır.
Bu kaşıklar, halk oyunlarına eşlik eden ikinci bir ses oluşturmasının yanı sıra, Yörüklerin estetik anlayışını ve doğayla kurduğu saygılı ilişkiyi de gözler önüne serer. Tongurdaklı kaşıkların çıkardığı ses, bir anlamda doğanın sesidir; ağaçların rüzgârla dansını, keçi çanlarının yayladaki tınısını ve yörük obasının neşesini içinde barındırır.
Günümüzde modernleşen dünyaya rağmen, Yörük kültürünü yaşatmaya çalışan topluluklar ve sanatçılar sayesinde bu geleneksel el yapımı kaşıklar hâlâ varlığını sürdürmektedir. Festivallerde, halk oyunları gösterilerinde ve kültürel etkinliklerde karşımıza çıkan tongurdaklı kaşıklar, geçmişten günümüze uzanan bir kültürel mirasın sesi olmayı sürdürüyor.
Yörüklerin yaşam felsefesi gibi bu kaşıklar da doğaldır, samimidir ve anlam yüklüdür. Her sesi, her dokusu bin yıllık bir kültürün, göç yollarında taşınan hatıraların ve Anadolu insanının üretken ruhunun ifadesidir.
