Sındırgı’da Yaşam adı ile başladığımız bu sitede Sındırgı yörüklerine, geleneklerine, kullandıkları aletlere değinmemek olmazdı.. Kısa bir araştırma sonucunda bu yazı dizisi ortaya çıktı..
Yörük ananesinde başlıca geçim kaynağı küçükbaş hayvancılıktır.. Tabi bundan dolayı küçükbaş hayvanların etinden, sütünden, yününden birçok yoldan faydalanmışlar vakti zamanında yörükler.. Yününü kullanmışlar kullanmasına da neler yapmışlar bunlarla?
Keçe dediğimiz eğirmeler yapılmış.. Açıklamak gerekirse; Keçe, koyun yününden yapılır. Keçe çeşitleri de şöyle sıralanabilir: Yer halısı olarak kullanılan keçe, çobanların giydiği KEPENEK dediğimiz keçe, at ve eşek semerine konulan keçe, başa giyilen külah olacak keçe, çadır yapılacak keçe…vb gibi kullanım şekillerine göre ayrılır..
Peki Nasıl Yapılır Bu Keçe?
Yukarıda dediğimiz koyun yünü, halat ile kabartılıp hangi tür keçe yapılacak ise, yani keçenin cinsine göre düz bir zemine, yere serilir. Üzerine sabunlu su serpilir. Yuvarlanarak yumruklanır daha sonra diz ve ayak ile üzerinde tepelenir, uzun ve yorucu bir uğraştan sonra yünümüz, keçe haline getirilir.
Bu konuda araştırma yaparken bazı sorular sorduğum kendisi kızılkeçili yörüğü olan Yaşar abimden dinlediğim yaşanmış bir hikayeyi de paylaşayım..
“Bir çocuğu keçe ustasının yanına çırak olarak vermişler. Bu çocuk bir sene kadar çalışmış. Ustasına ayrılacağım diye haber vermeden işi bırakmış, dükkana bir daha çalışmaya gitmemiş. Çocuk birkaç gün gelmeyince ustası merak etmiş çocuğun ailesinin evine gitmiş. Kapıyı çırağın anası açmış. Ustası kadına, çırağın gelmediğini, bir sorun olup olmadığını sormuş. Kadın, ustaya şöyle cevap vermiş. “bizim oğlan keçenin nasıl yapıldığını öğrenmiş usta olmuş. halat atılır yün olurmuş, yuvarlanır keçe olurmuş, kıvırırsan külah olurmuş!…” bu sözleri duyan usta hayret ederek kadına bir şey diyememiş, sabrederek sessizce geriye dönmüş. Dükkanına giderken yolda, kendi kendine şöyle söylenmiş “ Ya kadının doğurduğu ya. Biz, yıllardır çalıştık, emek verdik, ömrümüzün yarısını verdik, daha hakkıyla öğrenemedik. Kerata mesleği hemen öğrenmiş…”