Sındırgı Demirci civarında İstiklal Harbi’nde çok büyük muvaffakıyetler sağlamış, zorlu bir zamanda Valilik görevlerinde bulunmuş, aslen hukukçu olan, yanlış olmayan bir şekilde yazılırsa İbrahim Etem Bey 1 Mart 1889’da dünyaya gelmiş ve 61 yaşında 11 Mayıs 1950’de Sındırgı’da vefat etmiştir.
“Babam Demirci’de Kaymakam iken 1922 yılında annem Hatice Hanım ile evlenmiştir. Demirci’den 500 atlı ile Sındırgı’ya gelin almaya gelmiştir. Gelini bir kadana atına bindirerek iki günde Demirci’ye vasıl olmuşlardır ve nihayet Şölen yapmışlardır. Annemiz 2000 yılında 94 yaşında Sındırgı’da vefat etmiştir. Hayatta iki oğlu İstanbul da ikamet etmektedir.
“Babam kısaca anlatmak gerekirse 1908 de girdiği Selanik Hukuk fakültesinden 1912’de mezun oluncaya kadar 3 yıl Rumeli Gazetesinde yazarlık, Balkan Harbinden sonra Balıkesir Kocapınar’a iskandan sonra 1915 e kadar Nahiye Müdürlüğü, 1920 ye kadar öğretmenlik ve Avukatlık, 1920-1925 arası kaymakamlık ve bu süre içinde bir buçuk senede dağda Akıncı Müfrezeleri başında komutanlık; 1925-1949 yıllarında Valilik yapmıştır.”
“Babamın şairlik tarafınında olduğunu ve anneme çok şiir yazdığını öğrendim. Annem anlatırdı ki fakat şiirlerine hiç ulaşamadım. Tabii babam bir buçuk sene hem Kaymakamlık hem de Yunanlılarla Gerilla savaşı yaptığı zamanının hatıralarını bazen anlatırdı.”
“İstiklâl Harbi zamanında elbisesini çizmelerini aylarca çıkarmadı, banyo yapamadı, günlerce uyuyamadı, yatakta yatmadığı olurmuş… Toprağın yatak, silahların yastık, paltosunun yorgan olduğunu anlatırdı. Bir buçuk aylık Ulus Dağı’ndaki Yunan kuşatmasında bunları yaşadığını daha da uyandığında paltosunun üstünde bir karış kar temizlediğini defalarca anlatırdı.“
“Valilik yapan babam makamına gitmeden yaya olarak şehir içinde yürür ve halkla esnafla diyalog kurarak sorunlarını öğrenmeye çalışırdı. Tatil günleri av bahanesiyle de köylere gidip; yol su okul ihtiyaçları ile uğraşırdı. Av yapardı, at meraklısı idi, koşu atı beslerdi, çiçek meyve ve sebze yetiştirmeye bayılırdı ve bizzat ekim dikim işleri ile uğraşırdı. Mahallindeki yaylalarda ev tutar, yazı orada geçirmeye çalışır atla gider gelirdi. Bu yüzden Muğlalılar babama da “Koca Vali” ya da “Avcı Vali” adını takmışlardı.”
“Babam bazen kazalara Teftişe aniden gider kimseye yük olmamak için yanına aldığı kumanyayı yolda çeşme başında yerdi. Bu arada çalıştığı vilayetlerde gayrimenkulü almaz ve yatırım yapmazdı. Kendi bünyesinde çalışanlara yani mahiyetine de bunu yasaklamıştı. Çocukları imkanı nispetinde giydirir ve okuturdu kıyafet ve hareket yönünden iyi örnek olmamızı bize daima telkin ederdi. “Vali çocuğu olarak çalım satmayın iyi arkadaşlarla temas edin yardıma muhtaç arkadaşlarınızı bana getirin”, derdi.”
“Babam elime sepet vererek benim pazara gönderir alışveriş yaptırır bana taşıttırırdı. Çok çalışırdı. İntizamlı ve dikkatliydi ve yemek saatleri muntazam idi. İyi yemeği ve Rumeli yemeklerini severdi, yemek yapmayı iyi bilirdi. Çetecilik hayatında aç kaldığını 1 adet şekerle bir gün geçirdiğini kuru ekmekle dağlarda yaşadığını söyler ekmek ve yemek israfına çok kızardı.”
Zorlu zamanlar geçirmiş ve önemli üst görevde bulunmuş bir bürokratın hususi özelliklerini ele aldığımız yazımız sona erdi. Bilge Nesiller Enstitüsü olarak, böylesine güzel insan ve hem Akıncı Beyi hem de Vali Bey olarak anılan İbrahim Etem Akıncı Beyi 130 yaş münasebetiyle hayırla yad ediyoruz.