Nerede O Eski Bayramlar Diyenler İçin Sındırgı’da Eski Bayramları Dinledik..
Yörük dedem anlatıyor;
Sındırgı bir zamanlar 72.000 nüfusuyla köyleri ve merkeziyle yoğun bir ilçeydi. Bayram yaklaştı mı herkesi bir heyecan sarardı. Arefe günü köylüler bayram pazarı için Sındırgı’ya gelir çarşı pazarda iğne atsan yere düşmezdi. Satıcılar cumhuriyet meydanından pazaryerine, yağpazarı, manifaturacılar çarşısı, yoncada yer alır, her yer tıklım tıklım olurdu. Süper marketler yoktu; mahalle esnafına gidilirdi.
Arefe günü köy arabaları Balıkesir caddesi boyunca dizilirdi. Manifaturacılar çarşısında herkes elbise alır ve ayakkabı denerdi. Arefe günü tüm esnaf ta bayram ederdi.
Şerif paşa caminin yanındaki hamam sabaha kadar açık olurdu.
Çocuklarda harçlık heyecanı olurdu. Gidilecek evlerin ve kişilerin akşamdan listesi yapılırdı. Öptüğün el – topladığın harçlık yarışı da kaçınılmazdı.
Mis gibi ütülenmiş, kolalanmış, tertemiz mendiller torunlar için hazırlanırdı. Aynı kıyafetlerle bayrama girilmezdi mesela, çünkü bayram; yeni pabuçlar demekti evvela…
Arife gecesi yeni pabuçlarla beraber uyunurdu, annenin tüm kızmalarına aldırmadan, gizlice…
Sabah erkenden kalkılır, bayramlıklar giyilir, Bayram namazı için camiye gidilirdi. Şerif Paşa Camisi ve Küçük cami dolar taşardı. Bayram namazı çıkışı topluca bayramlaşılır ve herkes ailesiyle bayramlaşmak için eve giderdi. Evde bayramlaşılır, sofraya oturulurdu.
Kahvaltı sofrasından kalkar kalkmaz, soluğu mahallede alırdı çocuklar…
Mahalleli hazırlığını yapardı önceden. Bozuk paralar, şekerler kapının yanında hazır bekletilirdi. Ağaoğlu, Hattatoğlu, Şekercioğlu gibi Sındırgının zenginlerinin evlerine tadıdık tanımadık çocuklar el öpmeye giderdi harçlık almak için. Onlarda çocukları kırmadan ikramda bulunurdu.
Sadece akrabalar değil komşuları da ziyarete gidilirdi. Mahalle büyüklerinin kapısı çalınır teker teker eller öpülür, şeker toplanırdı. Kışlanın alt kısmındaki parkta oyuncakları çocuklar doldururdu.
Lunaparkta aileler ve çocuklar tanışırdı. Meydan da insanlar gezinirdi. Belediye Sineması hıncahınç dolardı tüm filmlerde.
Pamuk helvacı, kağıt helvacı, baloncu, elma şekerci, macuncu beklerdi meydanda.
Seyyar fotoğrafçılar gezinirdi meydanda. Yepyeni bayramlıklarıyla hatıra fotoğrafı çektirirdi insanlar. Köyden gelenler toplu fotoğraf çektirirdi.
Sevgililer, hediyelerini, mektuplarını aracılarla elden gönderirlerdi gizlice. Sabrı olan telefon sırası beklerdi, 1 dakika sesini duyabilmek için.
Samimiyetsiz toplu bayram mesajlarından önce, el öpmeler vardı.
Kolonyalar doldurtulurdu Kertilçam kolonyasından…
Herkesin kendi kolonya şişesi olurdu, en havalı kristalinden…
Yağpazarındaki kahveler, tatlı sohbetlere vesile olurdu…
Kertil ve Cüneyte insanlar pikniğe giderdi.
Komşuda pişen mutlaka size de düşerdi…
Komşuluk vardı çünkü. Yan yana kapılarda yediğiniz içtiğiniz ayrı gitmesin diye paylaşılır, komşunun tabağı asla boş gönderilmezdi geri.
Eski anılarınızı gülümseyerek hatırladığınız; ama en az onlar kadar sevgi dolu bayramlar dileriz…
Herkese iyi bayramlar!