- YAĞCIBEDİR YÖRÜKLERİ’NİN TARİHÇESİ
Bilge Nesiller Enstitüsü Başkanı Muhammet Asil ÇETİN ile yapmış olduğumuz görüşmede Yağcıbedir Yörükleri hakkında şu bilgileri bizimle paylaşmıştır:
“ Yörükler; Türkmenlerin göçebe yaşam tarzını seçmiş boylarına denir. Keçi, deve, katır gibi yola dayanıklı ve yürümeye müsait hayvanları beslemişlerdir. Malazgirt zaferinden sonra Anadolu’yu yeni vatan edinen Türkler, yığınlar halinde yeni yurtlarına göç etmeye başladılar. Bu göçler esnasında ‘yürümek’ kelimesinden türetilen ‘yürük, yürüyen kişi’ anlamında bugün ‘yörük’ dediğimiz konar göçer aşiretler de Anadolu’ya geldiler. Osmanlı Devleti boş arazileri değerlendirmek, üretimi artırmak dolayısıyla vergi gelirlerini arttırmak ve asayişi sağlamak amacıyla 1691 yılında Anadolu’nun önemli merkezlerinde fermanlar yayınlayarak konar göçer oymakları yerleşik hata geçirmeye karar verdi. Devlete her yıl 80 kabze yay vermekle görevli yaycı Yörükleri, iskan hareketinde Adana civarına yerleştirildiler. Burada sıtmadan kırılmaya başlayan Yaycı Yörükleri daha sonraki yıllarda bu iskan yerinden uzaklaşıp devletin değişik yörelerine dağılmışlardır.
Başbakanlık arşivindeki belgelere göre Yaycı Yörüklerinin iskan bölgeleri genel olarak şöyledir: Kırşehir, Bozok, Halep Kara Hisarı Şarki, İçel sancağı, Anamur kazası, Adana sancağı, Kütahya Sancağı Balya Kazası, Karesi Balıkesir sancağı Sındırgı kazasıdır. Devlete vergi olarak kaman yani yay verdikleri için zamanla ‘yaycı’ diye isimlendirilen bu Yörükler, Bedirhan denilen yöreye yerleştikleri için zamanla ‘yaycıbedirli’ adıyla anılmaya başlanmıştır. Yörüklerin aşiret isimleri olan ‘yaycı’ kelimesinin zaman içinde ‘yağcı’ya dönüştüğünü görmekteyiz.”
- BALIKESİR’DE YAĞCIBEDİR YÖRÜKLERİNİN YERLEŞİM YERLERİ
Her ne kadar Ahmet Vefik Paşa iskânı ile bütün aşiretlerin iskânları sağlanmışsa da, Yağcıbedir Yörükleri’nin kesin iskânlarının 1915 yılına kadar bile tam sağlanamadığını görmekteyiz. Diğer yandan 1915 yılına ait Karasi Sancağı Meclis-i Umumi tutanaklarından Eğridere ve Eşmedere civarında en az 600 hanenin henüz iskân
edilmediği anlaşılıyor. Bugün Sındırgı civarında hemen hemen her köyde yağcıbedir halıları üretilmekteyse de Yağcıbedir Aşireti’ne ait köyler şunlardır:
Sındırgı : Karakaya, Eğridere, Alakır, Çakıllı, Eşmedere
Bigadiç :Yağcıbedir, Kayaldere
Kepsut : Ahmetören, Dedekaşı, Sarıçayır, Tilkicik, Ovacık
Bergama : İslâmlar, Kızılçukur, Kıroba, Samanlık, Çakırlar
Dursunbey : Yunuslar
Osmanlı Devleti’nin kurucularında yer alan Karakeçili Yörükleri ile karışık halde yaşayan Yağcıbedir Yörükleri Sındırgı ve çevresinde kadim kültürlerini devam ettirmektedirler. Orta Asya’da yapılan bir tarihi eserler araştırmasında 3 bin yılık Yağcıbedir motifli bir halı bulunduğu görülünce bu kültürün 3000 yıla varan bir geçmişinin olduğunu ve hala yaşayan köylerin Sındırgı köyleri olduğu söylenebilir. Hala el halısı dokumakta ve hala hayvancılıkla meşgul olmaktadırlar.
Sındırgı’daki yağcıbedir kültürünü ve halıcılığını en iyi bilen kişilerden birisi olarak belediye başkanı Ekrem Yavaş ile yaptığımız röportajda konu ile ilgili şunları ifade etmiştir:
“- Yağcıbedir Yörükleri kimdir?”
“- En önemli sembolleri yünü en ince şekilde ve geçmişten geleceğe hikaye barındırarak dokudukları yağcıbedir halılarıdır.”
“-Yağcıbedir halısının Sındırgı’daki yeri nedir?”
“- Sındırgı’da bu yağcıbedir halıdan öte bir kültürün adıdır. Bir düğün münasebetiyle bundan 600 yıl önce kavga neticesinde iki ayrı grup oluşmuş gruplardan erkek tarafı Sındırgı ve Bigadiç, kız tarafı ise Bergama ve Dikili’de kalmıştır. Aslında Bergama halısı denilen halı tarihte yoktur; Yağcıbedir Halısı vardır. Bergama bir Latin kralının adıdır ve yabancı bir kralın Türk halısı olamaz, onun için bizim bugün Türkiye’de hikayesi olan geçmişe bağlantısı olarak her desene bir anlam yükleyen, sevincini, hüznünü, beklentisini, dini anlayışını yansıtan bir yağcıbedir halısıdır. Tüm bunlarla birlikte yağcıbedir aslında Türkiye’nin değeridir. Sındırgı’da büyük halılar özelikle dokunma zorluğundan ve köylerdeki nüfusun göç etmesinden dolayı artık orta yaşın üstündeki insanlar tarafında dokunur. Bizde büyük parçaları tekrar dokutabilmek için Sındırgı’da dernek olarak bir atölye kurduk. Atölyede de şimdiye kadar dokunmuş en büyük halı Ayvalık Cunda Adası’ndaki Milli Eğitime bağlı uygulama oteline ortasına logosu da işlenerek 12 metrekare halı dokunmuştur. Deseni ile boyasıyla, tekniği ile eskiye bağlı olarak yaşayan şu an Türkiye’deki sivil olarak kimsenin müdahalesi olmaksızın köylünün atadan aldığı değerlerle devam eden tek halısı yağcıbedir halısıdır. Dokunan halı aslında dokuyan kişinin ruh halini de ortaya koyar. Kişi iyi ise halısı da iyidir. Sıkıntılı ise halısı da çok kaliteli bir halı değildir. Bu yüzden halı dokumak aslında kişileri erdemli bir insan olmaya da teşvik eder. Çünkü halıya bakıldığında dokuyan kişiliğinin ortaya çıkacağı düşünülür. Halıyı dokuyan kişi hayat tarzını halıya işler, dokur.”
“- Yağcıbedir Halısı ile ilgili Sındırgı’da bugüne kadar neler yapıldı?”
“-İlmek İlmek Hayatı Dokumak Belgeseli’ni çektik.
-Coğrafi işaretini aldık.
– İsim tescilini yaptık.
– Her yıl Yağcıbedir halı festivalleri düzenliyoruz.
– Türkiye’nin tek el dokuma halı pazarını Sındırgı’da devam ettiriyoruz.
– Hanımeli Çarşısı’nda yağcıbedir desenlerini başka sanat eserlerinde de geleceğe taşıyoruz.”